atlas

Uykusuzlar Atlası/Atlas of the Sleepless 12.02-12.03.2016 by sezgi abali attal

halka sanat projesi, ilkini 2014 yılında, “Güncel Nadire Kabinesi 1: Toplama, Saklama ve Sergileme Üzerine Etnografik Bir Deneme” adlı sergiyle başlattığı Güncel Nadire Kabineleri sergi dizisine UYKUSUZLAR ATLASI isimli grup sergisiyle devam ediyor.

12 Şubat – 12 Nisan 2016 tarihleri arasında halka sanat projesi’nin Moda’da bulunan sergi alanı halka sanat/ galeri’de gerçekleşecek olan “Güncel Nadire Kabinesi 2: Uykusuzlar Atlası” uyku kavramından hareketle yaşadığımız tarihte ve coğrafyada üzerinde durup, düşünülmesi gereken uyku metaforları üzerine yoğunlaşıyor.İpek Çankaya’nın kavramsal çerçevesini oluşturduğu Uykusuzlar Atlası’nın araştırdığı biraz da uykularda geçen zamanın ya da uyuyamama halinin insanı başka duygu durumlarından, başka buluşmalardan, başka ruhsal ve zihinsel arayışlardan alıkoyup koymadığı ve uykusuzların hangi uğraşlara dalıp uykulara direndikleri gibi soruların yanıtları. Bu araştırmalar izleyiciye video, resim, yerleştirme, heykel ve fotoğraf gibi araçlarla aktarılıyor. 

Niyazi Selçuk, Neriman Polat, Orhan Cem Çetin, Seçil Yersel, Doğu Çankaya, Sezgi Abalı, Şafak Şule Kemancı, İskender Giray, Mert Öztekin, Sevil Tunaboylu, Nalan Yırtmaç, Fulya Çetin, Gümüş Özdeş, Yasemin Nur Erkalır, Ekin İdiman ve Neşe Şahin’in katıldığı sergi Pazartesi hariç hergün 11.00 – 19.00 saatleri arasında izlenebilir.

***

halka art project continues its series of exhibitions entitled Contemporary Cabinets of Curiosities, first of which took place in 2014, with a new exhibition entitled ATLAS OF THE SLEEPLESS.

The exhibition will be hosted in halka art/ gallery in Moda between February 12 - April 12, and it is based on the concept of sleep and its metaphoric meanings that needs to be thought upon in the geographies and the period we live in.

Conceptualized by İpek Çankaya, Atlas of the Sleepless also investigates if the sleep or its deprivation prevent us from other emotional states, meetings and spiritual or intellectual searches. It also tries to answer the question “what occupations are the sleepless engaged with so that they resist to sleep?” Painting, photography, video, installation and sculpture are among the media chosen to reply to the concept. Niyazi Selçuk, Neriman Polat, Orhan Cem Çetin, Seçil Yersel, Doğu Çankaya, Sezgi Abalı, Şafak Şule Kemancı, İskender Giray, Mert Öztekin, Sevil Tunaboylu, Nalan Yırtmaç, Fulya Çetin, Gümüş Özdeş, Yasemin Nur Erkalır, Ekin İdiman and Neşe Şahin are the exhibiting artists. The exhibition can be visited between 11:00 - 19:00 everyday except Mondays.

English version below

UYKUSUZLAR ATLASI

Uykuya dalmak ve uykudan uyanmak... 24 saatlik yaşam döngüsünün iki ucunu temsil eden bu iki hal, soyut düşünüldüğünde geceyle gündüz, siyahla beyaz, başlangıçla bitiş, bitişle başlangıç, kaçışla başkaldırı, yokoluşla diriliş gibi ikili karşıtlıklara, karışık dünyevi ilişkilere ve insani durumlara gönderme yapar. Düz anlamı dışında uykunun metaforik boyutu, bugün ve burada üzerinde durup düşünülmesi gereken kavramlardan birini oluşturuyor. Uykusuzlar Atlası uykuyu bu boyutuyla ele alıyor.

Uykunun binbir çeşidi var: Derin uyku, tavşan uykusu, kolektif uyku ya da hiç gözünü kapayamama hali. Uykusuzluk çekmek, bazen karşı konamayan düşüncelerin, istemli bir bilinç yitimine ve bir rahatlamaya izin vermeyecek biçimde zihne üşüşmesi, hatta kişiyi kuşatmasının sonucu olabilir.

Atlas kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğünde bir kaç anlamı var. İlki bugün çoklukla akıllara ilk anda akla gelmese de, yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş yani saten olarak atlas.

Anatomide boyun omurlarının üstten birincisinin adı atlas kemiği, çağrışımı uygarlık tarihinden. Dünyayı ellerinde, başının üzerinde taşıyan mitolojik Yunan Tanrısı Atlas gibi, kafatasını boynun üzerinde taşıdığı için.

Ama atlas deyince Türkiye’de çoğu kişinin aklına, ilk kez ilkokul yıllarında önüne aldığı, coğrafya ya da tarih atlası gelir kuşkusuz. O yüzden, kelimenin “dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih ve benzeri konularda toplu bilgi vermek için bir araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi” biçimindeki tanımı bunu karşılıyor.

Sözlüklerde atlas için kısaca “bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap” tanımı da yapılmış. Bu yüzden kavramın çizimle, tasarımla ve kurguyla ilişkilendirilebilen bir özü var.

Atlaslarda dünya tarihini gördük, değişen sınırları, yıkılan ve kurulan devletleri. Her politik karar ya da değişiklik atlaslarımızda yeni basım demekti. Ülkeler dağılırsa yeni atlas, ülkenin, kentlerin adı değişir ya da yerel ölçekte ilçeler il olursa yeni atlas.

Bir de Türkiye haritasını hep dümdüz gördük önümüzde, ne zaman ki dünyayı bütünlüklü bir kürede gördük, şaşırdık. Bu dönen kürelerde ülkelerin hiç de kitap sayfası gibi serilmediğini, kiminin aslında biraz başaşağı durduğunu bile fark ettik. Türkiye’ye baktığımızda batısından hafif yukarıda, güneydoğusu bayağı aşağıda göründü gözümüze ilk kez. Belki bazılarımız dışardan bakmayı öğrendi yavaş yavaş, daha büyük resmi incelemeyi. Dünyanın bize göre çizilmediğini, kendimizi kendi algımızdaki gibi düz tutmanın ancak dünyaya yamuk bakmakla olanaklı olabildiğini.

Öte yandan ne dereler kuruduğunda yeni atlas kondu önümüze, ne de pancar, pirinç, buğday üretemez ithal eder hale geldiğimizde “ülkemizde nerede, ne üretilir”i gösteren yeni bir ekonomi atlası. Bazı atlasları çizmek bazılarımıza çok çekici gelmedi besbelli.

Uykusuzlar Atlası, ortaya attığı tüm bu açık noktalardan hareketle başka bir atlasın çizilmesinin yollarını araştırıyor. Sergi, bireysel görüşlerden, deneyimlerden ya da öğrenilmişliklerden yola çıkarak, bütününde bir atlas titizliğinde ve çeşitliliğinde bir içerik geliştirmeyi hedefliyor. Uykusuzlar Atlası aklı bazı sorularla ve arayışlarla dolu olan, bu yüzden de uykulara direnen bazı uykusuzları bir araya getiren bir grup sergisi.

Bu iki kavramdan yola çıkan Uykusuzlar Atlası, aklı sorularla ve arayışlarla dolu olan, bu yüzden uykulara direnen bazı uykusuzları buluşturan bir grup sergisidir. Zihinlerde yeni karşılaşmaları olanaklı kılmayı ve onlara yer açmayı vaad eder.

Bizi en çok ne uyutuyor ya da uykularımızdan ediyor? Çok mu uyuduk şimdiye kadar hayatımızda, yoksa bir şeyleri hep kaçırıyoruz telaşıyla kaçtık mı uykulardan? Uykunun görünmez kıldıkları var mı?

Uykusuzlar Atlası’nın araştırdığı biraz da uykularda geçen zamanın ve uyuyamama halinin insanı başka duygu durumlarından, başka buluşmalardan, başka ruhsal ve zihinsel arayışlardan alıkoyup koymadığı ve uykusuzların hangi uğraşlara dalıp uykulara direndikleri. Bu araştırmalar izleyiciye video, resim, yerleştirme, heykel ve fotoğraf gibi araçlarla aktarılmakta.

Tarihin bu noktasında ve bu coğrafyada duyumsanıp hissedilenlere, zihne takılıp düşündürenlere yer veren; tarihsel, siyasal, coğrafi ve bireysel meselelere dair sorular sorup yanıtlar arayan Uykusuzlar Atlası, bu yönüyle, bütününde titizlikle hazırlanmış bir atlas haline dönüşüyor.

Metafor olarak uyku, yaşadığımız tarihte ve coğrafyada üzerinde durup, düşünülmesi gereken kavramlardan birisi. Sergi kavramsal irdeleme açısından iki boyuta olanak veriyor: Birinci katmanda bireysel üretimler uyku metaforu üzerinden ilerlerken, buna ek olarak, ortaya çıkan yapıtların bir aradalığı, tema etrafında çeşitlenen ve katmanlanan bir atlası gözler önüne sermeyi hedefliyor.

İpek Çankaya, Aralık 2015

***

THE ATLAS OF THE SLEEPLESS

Falling asleep and waking up... These two conditions which represent the two ends of a 24 hour life cycle may refer to some binary oppositions such as day and night, black and white, the beginning and the end, the end and the beginning, escape and revolt, vanishing and resurrection. They may also refer to complicated worldly relations and some humanly conditions. The metaphoric dimension of the sleep, rather than its preliminary meaning, constitutes one of the concepts to make us stop and think at this moment and place today.

There are several types of sleep: Deep sleep, rabbit sleep, collective sleep or the state of being totally incapable of closing your eyes. Sleeping disorder may be the results of unresistable thoughts surrendering a person so much so that it leaves no room for comfort, disabling a desired loss of consciousness.

The word atlas has  a few meanings in the dictionary of Turkish Language  Institution. Firstly, although not coming to the mind immediatly, it is a sort of a silky fabric, shiny on the surface, firmly woven, known also as satin.

In anatomy, the topmost vertebra of the backbone, articulating with the occipital bone of the skull is called atlas vertebra, its connotation is from the history of humanities. It’s because it carries the skull on top of the neck, as the mithological Greek Titan Atlas did the heveans in his hands, upon his head.

But when we say atlas, most people in Turkey remember an atlas of history or geography initially seen in their early childhood among their primary school materials. Therefore, the definition of the word as “the collection of geographical maps prepared to give an assembled information on the phisical and political geography of a country, a region or on history or on other subjects” corresponds to it.

Besides, in the dictionarries an atlas is also defined as “a book prepared with images or panels to explain a topic”. For that reason, the concept is also relational to drawing, design and to narrative.

In the atlases we have seen the world history, changing borders, the states collapsed and founded. Each new political decision or change meant a new edition for our atlases. A new atlas if states desintegrate; another one if the names of the country or the city changes or when the villages are declared as a new city.

We have also seen the map of Turkey in front of us always straight and flat. Whenever we have taken a look for the first time to the globe as a sphere, we get surprised. It looked for the first time, slightly up a bit from its Western part and quite down from its South Eartern part. Maybe some of us have begun to look at ourselves from outside, to study the bigger picture, that the world is not drawn according to our perceptions and that it is only possible to see ourselves straight is by looking at the world awry.

We are not introduced with a new atlas of economy though, when the rivers dried, or with the one that shows “what is grown in our country and where”, when we cannot any longer produce but import beet, rice, or wheat. Clearly it was not very appealing to some of us to design some kinds of atlases.

The Atlas of the Sleepless is an exhibition project initiated from a search to design another kind of atlas, based on these nods it throws forward. It starts off from individual ideas, experiences or what has been learnt so far, aiming to develop a content with the meticulousness and the diversity of an atlas. It is a group show that brings together some sleepless whose minds are full of questions or quests and therefore who resist to sleep.

Why the sleepless?

In our times and geography sleep as  a metaphor is one of the concepts that requires a deep thinking about. There are sorts of sleep: Deep sleep, collective sleep, “rabbit sleep” which is an idiom in Turkish used to express the lightest and the restless form of sleeping, or the state of not being able to blink. Establishing these associations, the exhibition searches for diverse answers to various questions: What puts us asleep or deprives us from sleeping? Have we overslept our entire life until now? Or have we escaped from it with a rush of  feeling missed everything? Does sleeping make things invisible?

The exhibition investigates if and how the time that passes with or without sleeping does ever prevent people from further psychological or mental searches for new states of being and new meetings; or what kind of engagements do the sleepless are involved with to resist sleeping.  To interpret these questions various tools of expression such as video, painting, installation, sculpture and photography is being used in the exhibition.

The exhibition concept gives occasion to two dimensions in itself: Firstly, the individual productions move along the metaphor of sleep, and additionally the coming together of the individual creations aims to visualize an atlas that is layered and shaped around the theme. Another investigation for the artists may be to bring layers into a single work and to realize it thanks to the possibilities of the medium or the material used.

İpek Çankaya, December 2015