Cİ Contemporary Istanbul Çağdaş Sanat Fuarı // 13-16 Kasım 2014 / by sezgi abali attal

GÜNCEL NADİRE KABİNESİ: Toplama, Saklama ve Sergileme Üzerine Etnografik Bir Deneme

Nadire kabinesi (cabinet de curiosité ya da wunderkammer) Aydınlanma Dönemi öncesi Avrupa’da, özel koleksiyon oluşturma ve bunu bireysel estetikle sergileme fikrini yaşama geçiren ilk serbest düzenleme mekanı olarak bilinir. Modern müzenin atası sayılan nadire kabineleri, koleksiyonerin zevki ve öznel sınıflandırma biçimi doğrultusunda her türlü nesnenin biriktirilip yan yana konabildiği ve bu yolla izleyende tuhaf bir duygu yaratan, kendine özgü bir estetik çekiciliğe sahiptir. Nadire kabineleri, doğanın harikalarından (naturalia) yapay nesne ve sanat ürünlerine (artificalia), zamanı ve mekanı kaybetmeye yarayan bilimsel aletlerden (scientifica), hareketli ve sesli heykelciklere (automata), uzak toprakları hatırlatan parçalardan (exotica), doğanın türlü tuhaflıklarına ve ucubelerine (mirablia) ve kabinelerin görsel dünyasını pekiştiren ve koleksiyonların aklı, fikri ve içinde taşıdığı hayali anlatan yazılı malzemeler, metinler, haritalar, kataloglar ve kitaplara (bibliotheca) uzanırdı.

“Güncel Nadire Kabinesi” geçmişin bu esiniyle yola çıkıp, bugünün sanatçılarının bu kavramlar etrafında gruplanabilecek güncel üretimlerini sergiliyor. Serginin alt başlığının “Toplama, Saklama ve Sergileme Üzerine Etnografik Bir Deneme” olmasının bir nedeni var. Etnografik araştırmaya çoğunlukla kültürel antropologlar başvuruyor. Orijinal haliyle, ya etnik araştırmalarda, ya da belli bir coğrafi yeri araştırırken tercih edilen, gündelik süreçlere müdahale etmeden, gözleme dayalı olarak kültürün incelendiği ve belgelendiği yöntem. Buna karşın günümüzde herhangi bir topluluğun ya da grubun kendine özgü bir kültürü olduğu varsayımından yola çıkışla söz konusu grubun incelenmesini de kapsıyor.

Buradan hareketle bu seçkide yaptığımız halka sanat projesi’yle çalışmakta olan sanatçıların nadire kabinesi konseptiyle ilişkilendirilebilecek işlerini, yaratım süreçlerine müdahale etmeden, bir potada buluşturup bir arada sergilemek. İşlerin birbirleriyle konuşuyor olması iki nedene bağlanabilir: Birincisi, kimi sanatçının işini kavramsal çerçeveye yanıt olarak üretmesi, ikincisi ise halka’nın çevresini oluşturan sanatçıların bağımsız üretimlerinin, alttan alta, zorlamasız olarak işleyen ve ortak paydaşlıklarda buluşulmasını sağlayan, geniş bir grubun bağımsız halkaları olarak da görülebilecek duygudaşlığının bir sonucu olması.

Bu yüzden serginin içeriğini, bir sanat inisiyatifi olarak halka sanat projesi’nin üzerinde durduğu bazı meselelerin ve ruh hallerinin bir yansıması olarak okumak mümkün. İşlerin çoğunun insana, insan psikolojisine ve insan-doğa-sanat ilişkisine dair irdelemeler ve sorular akla getirmesi ve bunların nadire kabinelerinin de biriktirdiği nesnelerle ya da bir hayali koleksiyonerin bizzat kendisiyle somutlaşıyor olması bu koleksiyoner kimliğine ve kabine koleksiyonlarına bir gönderme niteliğindedir. Sergide yer alan farklı işlerin birbirleriyle farklı katmanlarda buluşması aralarında zorlamasızca gelişen bütünlüğün organikliğine işaret eder. Yine bu çerçevede, günümüzün yerleşik sergileme estetiği tercih edilmiyor. Bunun yerine kabinelerin ruhunu yansıtan bir aradalık, özel alanda sergilemeye gönderme, sıkışıklık ve karışık yerleştirmeler özellikle yeğleniyor.

Güncel bir kabinenin parçaları olarak sunulan sanatçı işlerinin her biri, nadire kabinesi sahibi olan hayali bir koleksiyoneri temsil edebilecek ve onun tarafından bir araya getirilebilecek işler olarak kurgulandı. Bu yönüyle sergi bir sanat fuarı içinde yer almasına karşın kavramsal bütünlüğü olan bir kurguya işaret ediyor. Nazlı Çetiner bu hayali koleksiyonerin gezi kıyafetini tasarladı; kabinesi için dünyanın uzak köşelerinden, naturalia’dan exotica’ya, ve belki nicelerine yayılan, en nadide parçaları toplamaya kararlı bir gezgin yarattı. Sadık Arı mürekkeple Vanitas resimlerine göndermeler taşıdığı düşünebilecek çizimleri yaptı; adeta geçmişe ait bir dünyayı haritalandırdı, koleksiyonerin sanat arşivine ekledi. Doğu Çankaya’nın hayvan heykelleri, aklın aydınlanmasından günümüze, insan-doğa diyalektiğinde doğanın maruz bırakıldığı muameleyi, sanatçının bir toplayıcının sahiplenme içgüdüsüyle yaptığı her bir canlıyı, kendi dünyasında dondururcasına bir koruma çemberinden geçirmesiyle kabinedeki yerine yerleştirdi. Bu tavırla artificalia ile naturalia’yı tek potada buluşturdu. Kayde Anobile’nin üzeri balmumu akıtma manzara tablosu yeri ve zamanı bilinmeyen tekinsiz bir dünyanın kapılarını aralarken, Dilek Gökçen Açay, insanın modernite sonrası çatışmalarını ve keşif nesnesine dönüşümünü adeta o dönemden kalma bir sunum tekniğiyle çözümledi. Zoe Scoglio insan ve hayvan arasında yarattığı ürkücüsü bütünlükle kabinelerin mirablia bölümünde referans olabilecek bir video ile sergiye dahil olurken, İpek Çankaya’nın halka sanat projesi’nin ilk üç yılını, ruhunu, hayallerini ve gerçeklerini anlattığı kitabı kabinenin bibliotheca bölümünün raflarında yerini aldı. İskender Giray mekanik ışıklı yerleştirmesiyle adeta kabinelerin automata bölümüne günümüzden bir yapıt kattı ve serginin temasını ve çözümlenişini derinleştiren bir katman eklemiş oldu. Şinasi Göktürkler’in ikizlenmiş hayvan figürleri ve yarı gizli görselleri psikolojik çözümleme testlerini çağrıştırırken, bir yandan da barındırdıkları siluetlerle bireysel algılarımızı güvenilmez hale getirdi. Sezgi Abalı’ın fotoğrafları ise Rodin’in Düşünen Adam’ına yeni bir bakış katan ve düşünen kadının, tarihin her döneminde, kendisini içinde bulduğu zorlayıcı durumların resmini çekti. Serinin ana parçası olan iş, sanat tarihinin katmanlarına, üstatlarına, aile büyüklerine ve kadınsal çıkmazlara saygı niteliğinde.

Kavramsal çerçeve ve metin: İpek Çankaya

***

CONTEMPORARY CABINET OF CURIOSITY: An Ethnographic Essay on Collecting, Preserving and Exhibiting

Cabinet of curiosty (cabinet de curiosité or wunderkammer) is known as the first space of arrangement that realizes the idea of making a private collection and exhibiting it with an individual aesthetic, in pre-Enlghtenment era. Considered as the forefather of the modern museum, the cabinet of curiosity possesses a certain aesthetic attraction shaped according to the taste and personal classification of the collector, gathering and placing all sorts of objects together. Cabinets may consist of a variety of items depending from the wonders of nature (naturalia) to artificial objects and art pieces (artificalia), from the scientific tools for recording time and space (scientifica) to the moving and sound making sculptures (automata), from the pieces that remind distant lands (exotica), to nature’s all kinds of oddities and monsters (mirablia), and to written materials, texts, maps, catalogues and books that reinforce the visual world of the cabinets and convey the mind, thought and imagination they carry within (bibliotheca).

“Contemporary Cabinet of Curiosity” initiating from this inspiration of the past, exhibits the contemporary productions of today’s artists that can be grouped around these concepts. There is a reason why the sub-title of the exhibition is “An Ethnogaphic Essay on Collecting, Preserving and Exhibiting”. Mostly cultural anthropologists turn to the ethnographic research. Originally, it is a method based on observation, in which culture is observed and documented, without intervening the daily processes, preferred in either ethnic studies or in researching a specific geographic area. Nevertheless, based on the contemporary conception that any community or group has a peculiar culture, it also encompasses the research of the group in question.

Taking it from there, what we do in this selection is to exhibit together the works that can be associated with the concept of the cabinet of curiosty by the artists working with halka art project, without intervening their creation processes. The fact that the pieces speak to each other may have two reasons: Firstly, some artists have produced their work as a response to the conceptual framework; secondly, the indivudual creations of the artists forming a part of halka’s entourage that can be seen as a result of similar sensibilities meeting in common grounds and as working inadvertently under the surface, as the independent circles of a larger chain or group.

This is why it is possible to read the content of the exhibition as a reflection of some questions and discourse that halka art project, as an art initiative reflects upon. A majority of the works has connections with humans, nature and art and their intricate relations. Also, each in its own way can be linked to the identity of an imaginary collector and his personal cabinet of curiosity. The meeting of the different works with each other on diverse levels points to the inadvertent unity that has arosen organically among them.

Again in this context, today’s established aesthetic of exhibition is not preferred. Instead, a squeezed and mixed mounting technic, reflecting the soul of the cabinets and referring to exhibiting in the private space, is deliberately chosen.

Works that are assembled as pieces of a contemporary cabinet are likely to represent a fictional collector who owns a cabinet and also to be pieced together by him. Nazlı Çetiner has designed the journey outfit of this imaginary collector; she has created a traveller determined to select the rarest pieces for his cabinet, ranging from naturalia to exotica and maybe others, from the distant parts of the world. Sadık Arı has made drawings with ink that carry references to Vanitas pantings; he has mapped a world belonging almost to the past and has added it to the collector’s archeive. Doğu Çankaya’s animal sculptures has found their place in the room with the instinct of a collector who has frozen the treatment implemented on nature, in human-nature relations since the enlightenment of the mind, in a preserving circle in their own worlds. With this attitude he melted artificalia and naturalia in the same pot. While Kayde Anobile’s vaxed landspace painting opens slightly the doors of an uncanny world in which time and space remains a chilling mystery, Dilek Gökçen Açay has compounded man’s Post-modernity conflicts and his becoming an object of scientific discovery with an exhibiting technic almost reminding of the era in question. As Zoe Scoglio is involved in the exhibition with a video piece that can be referred to the mirablia section of the cabinet by its eerie unity between man and animal, İpek Çankaya’s book narrating the soul, dreams and reality of halka art project took its place in the shelves of the bibliotheca section of the cabinet.. İskender Giray contributed a piece to the automata section of the cabinet with his contemporary mechanic installation and highly contributed to the deepening of the exhibition concept and added another level in its analysis. Şinasi Göktürkler’s doubled figures of animals and half hidden visuals, while reminding psychological analysis tests, make our individual perceptions unreliable with the shades they contain. Sezgi Abalı's photographs pictures a thinking woman who has twisted Rodin’s Thinking Man towards a new perspective and reflects upon the challenging contexts that the Thinking Woman finds herself in any epoch of history. The main piece of the series in this exhibition, is an homage to the layers and masters of art history, family elders and feminine dilemmas.

Conceptual framework and text: İpek Çankaya