Her Anıyla Alıntılanan Geçmiş: Walter Benjamin’in Tarih Kavramı Üzerine bir Sergi Denemesi
28 Mayıs – 17 Temmuz 2016 , DEPO
Sanatçılar: Sezgi Abalı, Patrizia Bach, Doğu Çankaya, Juliane Eirich, Benjamin Maus, Lara Ögel, Neriman Polat, Çağrı Saray, Elena Tezak, Andreas Töpfer, Bilal Yılmaz
Sergi ve Etkinlik Tasarımı: Patrizia Bach
Sergiyi destekleyen kurumlar: European Cultural Foundation, Akademie Der Künste, Berlin, Walter Benjamin Archiv, Berliner Senat, Goethe Institut, İstanbul, DEPO, halka sanat projesi
Katalog ve sergi hakkında daha detaylı bilgi için:
https://www.depoistanbul.net/wp-content/uploads/2018/08/booklet-benjamin-in-istanbul_final-2.pdf
***
(ENG below)
1902’de kurulan, 1928’den beri önceleri Moda Caddesi numara 123’de, sonrasında 89/B’de faaliyet gösteren Yeni Moda Eczanesi’nin eczacısı Melih Ziya Sezer, babası Halil Nejad Sezer’den devraldığı eczacılık koleksiyonunu özenle muhafaza etmiş, elde ilaç yapma geleneğini de sürdürerek, üzerine yeni malzemeler eklemiş ve günümüze kişisel bir müze getirmiştir. Yeni-Moda Eczanesi’nin eczacılık ve tıp tarihindeki önemine dair bugüne dek pek çok çalışma yapılmıştır. Ancak bu proje, eczanenin bu anlamdaki toplumsal-tarihsel önemini irdeleme amacı taşımamaktadır.
Melih Bey’le tanışmam kızımın doğumundan hemen sonraya rastlar. Civardaki genç eczacıların “Bu formülü ancak Melih Bey hazırlar” demesiyle gittiğim Yeni Moda Eczanesi’ni, Temmuz 2013’den itibaren düzenli olarak, steril biboratlı suları hazırlatabilmek amacıyla ziyaret ettim. İçeri girer girmez, eczanenin arka tarafındaki laboratuarda veya Art Nouveau bankonun arkasında çalışan eczacıyı uyaran ve bana dışardaki dünyanın bir süreliğine durduğunu haber veren melodik zil sesi, caddenin egzoz, toz ve insan kokusunu önce hızla burnunuzdan sonra hafızanızdan silen ilaç kokusu, bilmeyene fonda çaldığı izlenimi veren, aslında o güne ve saate özel seçilmiş müziğin tınıları. Bunlar, eczaneye bir yıl boyunca sıradan bir müşteri olarak yaptığım ziyaretlerden aklımda kalanlar. Melih Ziya Bey’in bu bir yılın sonunda bir gün “Buyurun bu tarafta konuşalım.” diyerek, beni laboratuara davetinin ardından başlayan süreç ise Adonyl Elixir projesinin konusunu oluşturmaktadır.
Melih Ziya Sezer, 1937’den beri Kadıköy, Moda’da- çayırlarda, yazlık sinemalarda, Bomonti Bahçesi’nde, Deniz Hamamı’nda, Salih Reis’in kayıkhanesinde, Perikli’nin Meyhanesi’nde buzlu cevizci Garabet Usta, kolacı Dikran Gago, Kahveci Panayot, Üçkaş Hamdi, sütçü Argiri Cidrof ve oğulları Boris ile Yorgi, kunduracı Stefan Serkis, Eğinli Bakkal Mustafa ve Hüseyin kardeşler, meyhaneci Grammatikos Eksilas, güzeller güzeli kızı Antula, titiz pantoloncu Evripidis, gömlekçi Sinork Tıkır, artist gibi berber Gavril, berber Kozma, marangoz Mogoko, ayakkabı ustası Salih Yosma, eczacı kalfaları Panayot Nikolau, Zareh Mıçıkyan, Natık Gün, hastalarını icabında hiç para almadan tedavi eden doktor Aldo Mei ve daha onlarcasıyla beraber- yaşamış ve bir semtin sosyo-kültürel dönüşümüne tanıklık etmiştir O’nun çevresinde bir araya gelen sanat, edebiyat, müzik ve bilim insanları, 50 metrekarelik bir mekanın laboratuarını, esas amacı dışında, buluştukları bir kültür sanat odası olarak kullanmışlardır. Melih Bey’in edebiyat, müzik, tarih, Kadıköy ve Moda’nın kent tarihine dair kişisel bir arşivini de barındıran laboratuar, elde ilaç yapımının yanında; yazım, araştırma ve arşivleme pratiklerini de sürdüğü kişisel bir iç deney alanı olarak tanımlanabilir.
Adonyl Elixir isimli proje, adını 1937–1945 yılları arasında Yeni Moda Eczanesi’nde elde üretilen, uykusuzluk, hiddet, depresyon ve iç sıkıntısına karşı geliştirilen hipnotik ve sedatif etkili bir müstahzardan alır. Nesli tükenmiş bir eczacının iksirlerinin, şiirlerinin ve biriktirdiklerinin peşine düşer. Yeni Moda Eczanesinin bir replikası olmaktan çok, orada yaşadığım bir anın kaybolup gitmeden önce, aklımda kalması muhtemel izlerine ve bu izlerin alabileceği biçimlere dair bir önermedir. ”Bu izlerin yeni bir kurgu içinde bir araya gelerek geçmişi konuşması mümkün müdür? Kaybolup gitmek üzere olanların büyüsünü koruyabilir, bu şekilde kendimizi iyileştirebilir miyiz?” sorularının cevabını arar.
Eczacı/ Şair Melih Ziya Sezer'le iki yıla yayılan bir süreçte ortaklaşa sürdürdüğüm proje, eczanenin laboratuarında kendisiyle birlikte gerçekleştirdiğim bir iç deney*ler dizisi olarak da yorumlanabilir.
Kendisinin 1949'dan 2017'ye kadar yazdığı şiirlerinden el yazısıyla yazarak ödünç verdiği altmış satırla başlar. Bir eczacının kişisel tarihinden yola çıkıp, bir semtin sosyo-kültürel dönüşümünü anlamlandırma çabasıdır. Ses kayıtları, kişisel arşivlerden gelen dönem fotoğrafları, türlü efemera ve nesnelerin yanında; eczanenin laboratuarında üretilmiş; uykusuzluk, iç sıkıntısı ve depresyon gibi günümüz hastalıklarına derman olabilecek- formülleri Melih Ziya Sezer’den olan- iksirleri de içine alan, bir oda/ yerleştirme formundadır. Bilgeliğini ve ellerini kullanarak büyülü şeyler yaratabilen insanlara adanmıştır.
Melih Ziya Sezer’in kişisel arşivinden çıkan fotoğrafların dijitalleştirilmesi ve baskısı konusundaki destekleri için Orhan Cem Çetin’e kalpten teşekkürler.
(ENG)
Adonyl Elixir is shown in the exhibition “Past, in Each of Its Moments, be Citable – On Walter Benjamin’s Concept of History in the City of Istanbul “ between 28 May – 17 July 2016 at DEPO, İstanbul
Artists: Sezgi Abalı, Patrizia Bach, Doğu Çankaya, Juliane Eirich, Benjamin Maus, Lara Ögel, Neriman Polat, Çağrı Saray, Elena Tezak, Andreas Töpfer, Bilal Yılmaz
Initiation of the exhibition project and the events: Patrizia Bach
The exhibition project is friendly supported by: Akademie Der Künste, Berlin, Walter Benjamin Archiv, Berliner Senat, European Cultural Foundation, DEPO, Goethe Institut, İstanbul, halka sanat projesi
Very special thanks to Orhan Cem Çetin who gave his precious support by the digitalization and print of the photographs from Melih Ziya Sezer’s personal archive.
***
Pharmacist Melih Ziya Sezer of Yeni Moda Pharmacy has meticulously preserved the pharmacology collection he inherited from his father Halil Nejad Sezer. Over the years, he expanded the collection, pursuing the tradition of handmade (magisterial) medicine and created a personal pharmaceutical museum of its own. Established in 1902, Yeni Moda Pharmacy has been operating at Moda Caddesi Nr. 123 and 89/B since 1928. However, this project is not about examining the socio-historic significance of the establishment. In the past, it has been the subject of many studies and articles in context of pharmaceutical and medical history, but this is not the focal point either.
I first met Melih Ziya soon after the birth of my daughter. He was recommended to me by the neighbourhood’s young pharmacist: “Only Mr Sezer can prepare this formula”, he told me. So, in July 2013, started my monthly visits to the pharmacy to get sterile biborate solutions. Stepping in, you are temporarily cut off from the world outside... a melodic door chime that alerts the pharmacist, who might be tending to customers behind the Art Nouveau counter or working at the laboratory in the back; the pungent odour of medicines which quickly cleanse the smell of the street and people from both your nose and your mind; and the careful selection of music for different times of the day, which might come across like generic background music to a first-time visitor.
These are the vivid recollections I have from visiting the pharmacy as a regular customer for one year, until one day, Melih Ziya lifted the wooden rack on the counter and said “Please, let’s talk over here.” So, started the phase that would become the main theme of this project.
Melih Ziya Sezer lived in the pastures, open air cinemas, the Bomonti Garden, Moda Sea Bath, Salih Reis’ boathouse, Perikli’s Tavern, in Istanbul’s Kadıköy, Moda neighbourhood together with walnut seller Garabet Usta, presser Dikran Gago, coffee maker Panayot, tribrow Hamdi, dairyman Argiri Cidrof and his sons Boris and Yorgi, shoemaker Stefan Serkis, grocer brothers Mustafa and Hüseyin of Eğin, barkeeper Grammatikos Eksilas and his beautiful daughter Antula, meticulous trouser-maker Evripidis, shirtmaker Sinork Tıkır, tall and handsome barber Gavril, barber Kozma, carpenter Mogoko, shoemaker Salih Yosma, pharmacy assistants Panayot Nikolau, Zareh Mıçıkyan and Natık Gün, Dr Aldo Mei who cured his patients pro bono among tens of others and witnessed the socio-cultural transformation of a neighbourhood. People of art, literature, music and science who befriended him used the 50 m2 laboratory as a culture and art room for years. Besides being used for medicine production, the lab also contains Melih’s archive of literature, music, history, memorabilia of Kadıköy and Moda. In my opinion, it is also an area of personal experimentation - where his practices of literature, research and archiving continue.
Adonyl Elixir gets its name from a handmade hypnotic and sedative pharmaceutic preparation prescribed for insomnia, anger, depression and entity-boredom that was produced by Yeni Moda Pharmacy between 1937 and 1945. It pursues an extinct pharmacist and his elixirs, poetry and life experiences. Rather than making a replica of Yeni Moda Pharmacy, this is more of a proposition about the forms that the possibly vivid traces of a moment lived in there could be taken before it withers away. It seeks answers to the questions “Is it possible these traces could narrate the past by coming together in a new winder? Can we maintain the charm of things that are about to wither and cure ourselves this way?” Adonyl Elixir is dedicated to people who work their magic with their hands and wits, the likes of Melih Ziya Sezer.
For further information and exhibition catalogue visit:
https://www.depoistanbul.net/wp-content/uploads/2018/08/booklet-benjamin-in-istanbul_final-2.pdf